Dağlarca, Fazıl Hüsnü (d. 26 Ağustos 1914, İstanbul - ö. 15 Ekim 2008, İstanbul), asıl adı MEHMET FAZIL, 2005 yılında, kültür alanında verilen Vehbi Koç Ödülü’nü alan şair. Çağdaş Türk şiirinin önde gelen isimlerindendir. Türk edebiyatında herhangi bir akım içinde yer almamış, şiirde bağımsız bir çizgi izlemiştir. Çocuk ve Allah (1940) başlıklı kitabı Türk şiirinin başyapıtlarından biri sayılır.
1933’te Kuleli Askeri Lisesi’ni, 1935'te Harp Okulu’nu bitiren Dağlarca, piyade subayı olarak orduya katıldı. Anadolu’nun ve Trakya’nın çeşitli yerlerinde görev yaptıktan sonra, 1950’de kendi isteğiyle ordudan ayrıldı. Bir süre iş müfettişliği yaptı. 1959’da emekli olunca İstanbul Aksaray’da “Kitap” adlı bir kitabevi açtı. Ocak 1960-Temmuz 1964 arasında, dilde arılaşmayı savunmak amacıyla arkadaşlarıyla birlikte Türkçe adında aylık bir dergi çıkardı. 1970’te kitabevini kapattıktan sonra şiir dışında başka bir şeyle uğraşmadı.
Dağlarca’nın 1935’te yayımladığı ilk yapıtı Havaya Çizilen Dünya, o güne değin Türk şiirinde görülmemiş, kendine özgü değişik yaklaşımlar taşıyordu. Daha sonra yayımlanan Çocuk ve Allah adlı yapıtında dil ve yapı bütünlüğü açısından büyük bir yetkinliğe ulaştı. Çakır'ın Destanı (1945) ve Taş Devri (1945) yapıtlarında da aynı çizgiyi sürdürerek şiirinin özüne uygun bir dil yarattı.
Üç Şehitler Destanı'yla (1949) şiirinde bir geçiş dönemine giren Dağlarca, insani ilişkileri doğa içinde ele almaya başladı. Toprak Ana (1950), Aç Yazı (1951), Sivaslı Karınca (1951), İstanbul Fetih Destanı (1953), Anıtkabir (1953) gibi yapıtlarını izleyen Asu’yla (1955) Dağlarca’nın şiirinde yeni bir dönem başladı. Bu dönemde dilin arılaşması kavgalarına katılarak şiirlerinde dilci bir tavır sergiledi.
Çocuklar için yazdığı şiirlerden oluşan Açıl Susam Açıl (1967) başlıklı yapıtından sonra çocuk şiirlerine daha yoğun biçimde yöneldi. Bu şiirlerinde yaşama sevinci, yeryüzü birliği özlemi gibi temalara yer vererek naif bir duyarlılık yaratma amacı güttü.
Dağlarca yalın, içten söyleyişe dayanan sağlam bir dil ve imge dokusuyla kurduğu şiiriyle çağdaş Türk şiirinde kendine çok özel bir yer edindi. Tema yönünden çok zengin olan şiirlerinde çocuk konusuna hep en önlerde yer verdi, çocukların algıları aracılığıyla yaşamın en önemli sorunlarını, insan ve doğa ilişkilerini ele aldı. Son dönem çalışmalarından olan Yapıtlarımla Konuşmalar’da (1999-2000, 2 cilt), daha önce hiç denenmemiş bir yaklaşımla kendi yapıtlarıyla söyleşti.
Yapıtlarıyla çok sayıda ödül kazanan Dağlarca, 1967’de Pittsburgh kentinde (ABD) Uluslararası Şiir Forumu tarafından "Yaşayan En İyi Türk Şairi", 1974’te de Milliyet Sanat Dergisi’nce "Yılın Sanatçısı" seçildi. Horoz’la (1963) 1977 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü’nü Peride Celal’le paylaştı. 1991'de Kültür Bakanlığı tarafından verilen "Devlet Sanatçısı" unvanını geri çevirdi.
2005 yılında kültür alanında verilen Vehbi Koç Ödülü’ne layık görülen Dağlarca, bu ödülü almasını şöyle değerlendirdi: “Aldığım bu Vehbi Koç Ödülü, bence, günün deyişiyle ‘derin ödül’dür. Edebiyat kurumları verdiği ödüllerle bir ‘alışık sevgi’yi açıklar. Bu ödül ise, alışık olmayan bir sevgiyi açıklıyor. Sayın Vehbi Koç, uzun yıllar, çalışmalarıyla ve çabalarıyla bir güç sahibi oldu. Bu davranışı ise bir iş adamının ‘alın terine’ duyduğu saygıdır. Kendimi, Vehbi Koç yakınlığı içinde bulmam, beni en az iki kez sevindirdi. Ödül almak güzeldir, ama daha da güzeli bir alın terinden ödül almak. Artık kendimi öteki ödüllerimden kurtulmuş sayıyorum. Çünkü Vehbi Koç Ödülü’nün içten geldiğini anladım, ötekilere benzemediğini...”
Dağlarca’nın şiirleri başta İngilizce ve Fransızca olmak üzere çok sayıda dile çevrilmiştir.