Çocuklar da bunun farkında. İnanılmaz bir hızla evrilen üretim ve tüketim modelleri biz eğitimciler için çok büyük bir belirsizlik ortamı yarattı… Bizim Koç Özel Lisesi-Ortaokulu-İlkokulu olarak ilk yaptığımız, bu belirsizlik gerçekliğini kabul etmektir. Okullara bakın. Kutular var; derslikler. Bir de, zaman anlamında kutular var; dersler, teneffüsler. Bu da çok yaygın bir model ve şunu diyor: “Öğrenme, kutucukların içinde gerçekleşir. Hem mekân anlamında kutular, hem de zaman anlamında kutular.” Ama öte yandan öğrenmenin doğasına baktığınızda böyle bir şey yok. Gerçekten öğrendiğimiz şeyleri başka biçim ve durumlarda öğreniyoruz aslında. Bu belirsizliği ve hatalı tasarımı içeriden kırmaya çabalıyor olmamız, bizim, öğrencilere de samimi gelen bir özelliğimizdir bence. Mesela, öğrencinin öğrendiklerini sadece sınavla, yazıyla sınırlamamak ve bunu dışarıda gerçek yaşamın içine de yansıtmasını sağlamak amacındayız.
Bu okul, kendi bünyesine gelen öğretmenler için de bir okul olmak zorunda. Ufuklarını geliştirecek çalışmalar, eğitimler, projeler yapılmalı ve yapılanlar onları özgür kılmalı. Mesela, bazı öğretmenler bizden öğretmen merkezli olmayan bir sınıf istedi. Duvarı yazı tahtasına dönüştüren özel bir boya bulduk, sınıfın tüm duvarlarını onunla boyadık. Bu sınıfta öğretmen merkezi yok artık. Öğretmen de çocuklar da her yere yazabiliyorlar. Herhangi bir hiyerarşi dayatması yok. Bazı öğretmenler için böyle bir uygulama kabul edilemeyecek bir durumdur. Bu, onu kötü öğretmen yapmaz elbette. Biz öğretmenlerimizi olabildiğince özgür kılmaya çalışıyoruz. Uygulamalarını gerekçelendirebildiği ve hesap verebildiği sürece onlara otonomi sağlamaya gayret ediyoruz. Otonomi ve hesap verilebilirlik: Şu anda okuldaki tüm çalışanları ve öğrencileri mesul tuttuğumuz en önemli iki konudur. Çok güzel örnekleri gelmeye başladı bile. Mesela bir problem olmuş, hiç kimseye danışmadan, öğrenciler öğretmenler ile anlaşmışlar ve basit bir derslik değiştirme işini kendi aralarında halletmişler. Bizim yönetim olarak haberimiz yoktu. Olmasına da gerek yok zaten. “Bu okul tamamen böyle çalışıyor” diyemem, ama öğrencisinden öğretmenine kadar bu değerlerin dikkate alındığını söyleyebilirim. Her toplulukta ve değişim sürecinde olduğu gibi burada da yeni uygulamaların öncüleri var, bazıları ise biraz bekleyip görmeyi tercih ediyorlar, bazıları da belki hiç değişemeyecekler.
“Koç Okulu Genel Müdürü Koray Özsaraç’la Söyleşi”, VKV 2015 Faaliyet Raporu, s. 81-87