Vehbi Koç Vakfı Ansiklopedisi size en iyi hizmeti sunabilmek için çerez kullanmakta. Onaylamanız durumunda çerez kullanımını kabul etmiş olacaksınız. Çerez kullanımı ile ilgili detaylı bilgi için tıklayın.

Gönül, (Daime) Sevgi

Gönül, (Daime) Sevgi (d. 5 Haziran 1938, Keçiören, Ankara - ö. 12 Eylül 2003, İstanbul), eö KOÇ, iş kadını, hayırsever ve koleksiyoner. Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi (1964-2003), Vehbi Koç Vakfı(VKV) İdare Heyeti üyesi (1970-2003), Sadberk Hanım Müzesi İcra Komitesi başkanı (1980-2003), Geyre Vakfı başkanı (1987-2003) ve Koç Üniversitesi Danışma Kurulu üyesi (1993-2003) olarak görev yapmış, 2003’e kadar Türk Nümismatik Derneği’nin başkanlığını yürütmüştür.

Vehbi Koç ve Sadberk Koç’un Semahat Arsel ve Rahmi M. Koç’tan sonraki üçüncü çocuğu olarak, ailenin Ankara Keçiören’deki bağ evinde (bugün VEKAM’ın faaliyet merkezi) dünyaya geldi. İlköğrenimini Ankara’da, Türk Eğitim Derneği (TED) İlkokulu’nda tamamladı. Ardından İstanbul Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’ne (bkz. Robert Kolej) girdi. Liseyi Londra’da yatılı olarak okudu ve bir yıl (1955) finishing school’a devam etti. Eğitimini sürdürseydi iyi bir sanat tarihçisi olmayı ve akademik kariyer yapmayı isteyebileceğini söylemişti.

“Cumhuriyet çocuğu olarak bez bebeklerle oynadım”
Ben Cumhuriyet çocuğu olarak bezden yapılmış bebeklerle oynadım. Biraz daha büyüyünce kâğıt bebeklerle oynamaya başladık. Çoktan rahmetli olan kuzenim Nezahat Aktar Hanif çok güzel resim yapardı. Suna ile ben ona gidip yalvarırdık bizlere bebek yapıp boyasın diye. Sadece bebekle kalmazdık bir de elbiselerini isterdik, o da bizi kırmaz boyuna çizer, boyar ve keserdi. Hâlâ biz niye modacı olamadık diye şaşar dururum. Suna ile yaşımız yakın olduğu için aynı oyuncaktan her ikimize de birer tane alınırdı veya bir tane alınıp paylaşmamız istenirdi. Ta o yaşlarda kavga gürültü, paylaşmayı öğrenmiştik.

Hatırladığım kadarıyla ilk bebeğimizi babam Macaristan’dan getirmişti ve bu Macar kıyafetli, sarışın, iki tarafından örgü saçları sarkan bir bebekti. Bir de babam, nereden aldığını bilemediğim bir Fındıkkıran askeri getirmişti. Kocaman dişleri, siyah bıyığı ve sakalıyla ağzını bir açardı ki ödümüz patlardı. Annem korktuğumuz için bu Fındıkkıran askerini salondaki büfeye saklamıştı, adeta o odaya korkudan giremezdim. Şimdi düşünüyorum da, hem gülüyorum hem de amma korkak yetiştirilmişiz diye kızıyorum.

Bir de bizim bağ evinde 3 taş ve 5 taş oynardık. Tebeşirle çizerek ve bahçede bulduğumuz taşlarla bu oyunu oynamak da en büyük zevklerimizden biriydi. Rahmi ise uğraşarak kendisine sapan üretirdi ve bahçedeki kuşları avlamaya çalışırdı, annem ise bu huyuna çok kızar ve sapanları elinden alır, bir yere saklardı. Bir gün sapanların saklandığı yeri keşfeden Rahmi orada yüzlerce sapanı görünce sevincinden ne yapacağını şaşırmıştı.

Sonra Amerika’dan çok hoş bebekler ve oyuncaklar getirildi. 10 yaşımda Amerika’ya götürüldüm. Tam da Noel zamanı oradaydık, aydınlatmaya, Noel süslemelerine ve etrafta gördüğüm oyuncaklara deli olmuştum. Annem izin vermediği için her oyuncağı alamamıştım ama yapboz’u (jigsaw puzzle) ilk defa orada görmüştüm ve bayılmıştım.
Sevgi Gönül, Sevgi’nin Diviti, Vehbi Koç Vakfı Yayınları, İstanbul, 2003, s. 252-54; Hürriyet, 27 Nisan 2003

İş hayatına Koç Topluluğu ’na bağlı Bürokur’da sekreterlik yaparak başlayan Sevgi Gönül, 1962 yılında o tarihte Otosan’da üretim kontrol müdürlüğü yapmakta olan Koç Topluluğu yöneticilerinden Erdoğan Gönül’le evlendi.

Sevgi Gönül tarihe ve eski eserlere olan merak ve ilgisini, hiç şüphesiz, en büyük arzusu hayatı boyunca topladığı eserleri bir müze kurarak korumak ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak olan annesi Sadberk Koç’tan miras almıştı. Sadberk Koç’un hayali, vefatından yedi yıl sonra, 14 Ekim 1980’de İstanbul Büyükdere’deki tarihi Azaryan Yalısı’nda açılan ve Türkiye’nin ilk özel müzesi olan Sadberk Hanım Müzesi’yle gerçek oldu. Sevgi Gönül, İcra Komitesi başkanlığını üstlendiği Sadberk Hanım Müzesi’nin kuruluşunda ve uluslararası üne kavuşan bir kültür kurumu haline gelmesinde en büyük rolü oynadı. Sadberk Koç’un oluşturduğu koleksiyon zaman içinde onun tarafından zenginleştirildi. Eserlerin çağdaş bir müzecilik anlayışıyla sergilenmesi için 1988 yılında hizmete açılan ve “Sevgi Gönül Binası” adı verilen ek müze binası, aynı yıl Europa Nostra tarafından mansiyona layık görülerek ödüllendirildi (bkz. Europa Nostra Ödülleri).

Sevgi Gönül 1987’de Aydın’ın Karacasu ilçesi Geyre köyündeki Afrodisias antik kentinin arkeolojisiyle ilgili bilimsel araştırmaları ve incelemeleri desteklemeyi ve ören yerine bir müze kazandırmayı amaçlayan Geyre Vakfı’nın kuruluşuna öncülük etti ve o tarihten vefatına değin kurumun başkanlığını yürüttü. 

Türkiye’de Bizans dönemine yönelik araştırmaların yaygınlaşması ve toplumun bu kültür mirasına sahip çıkması için çaba harcayan Sevgi Gönül, diğer ülkelerde uzun yıllardır düzenlenen, bu alana yönelik bilimsel çalışmaların paylaşıldığı etkinliklerin Türkiye’de de bir gelenek haline gelmesi için girişimlerde bulundu. Bu çabalarından dolayı, VKV’nin desteğiyle 2007’den beri her üç yılda bir toplanan sempozyuma, onun anısına Uluslararası Sevgi Gönül Bizans Araştırmaları Sempozyumu adı verildi.

Ne diye İstanbul’da bir Bizans müzesi yok?
… Doğu Roma İmparatorluğu 330’da kurulmuş ve 1453 senesinde Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u almasıyla sona ermiştir. Bu kadar sene hâkimiyet kurmuş olan bir medeniyetin sanat eserlerini yansıtan ve dünyaya gösteren bir müze sanki niye İstanbul’da yoktur, bir türlü anlayamamaktayım. O bir tarafa, İstanbul Üniversitesi’nde bir Bizans kürsüsü de yoktur.

Sanat tarihçilerine Bizans sanatı alelusul öğretilerek geçiştirilmektedir. Buna mukabil, bu tarihe ve sanata Yunanlılar sahip çıkmaktadırlar. Meydanı ne diye onlara bırakıyoruz ki? Ne diye Yunanlıların sahip çıkmasına sebep oluyoruz, bunu da anlayabilmiş değilim. Türkiye’de doğru dürüst bir Bizans sanat tarihçisi yoktur. Vaktiyle olanlar da Grekçe bilmeyip doğru dürüst adam yetiştirmemişlerdir ve bu işi de severek yapmış olduklarından şüpheliyim. Yakında, 19 Ağustos’ta Paris’te Bizans Kongresi var. Acaba kaç tane kuvvetli Türk bilgini gidip orada bildiri sunacaktır ve Türkiye’yi temsil edecektir, merak ediyorum.

Ben bir zamanlar Sadberk Hanım Müzesi olarak bir Bizans Kongresi düzenlemeye kalktım, başta Bizans [üzerine çalışan] bilim adamları ve zamanın Dışişleri bakanı, olmaması için ellerinden geleni yaptılar. Bugünkü kafam olsaydı hiç kimseyi dinlemeden yapardım. Bizler zaten elimizdeki varlıkları değerlendirmeyi hiç bilmiyoruz. Ben olsam, senede iki kere; Noel geceleri Ayasofya kilisesinin bütün avizelerini yağ kandilleri ile süsler ve Bizans müziği çalarak bütün Hıristiyan dünyasının dikkatini çekip paraları toplardım. Bir de Kadir geceleri yine burada kandilleri yakarak ilahiler okutup bu sefer de Müslümanlardan para toplardım. Ayasofya gibi her an bakım gerektiren bir sanat eserinin, bu dünya şaheserinin bir nebze olsun, parasal yükünü hafifletmiş olurdum. Böyle bir işe kalkışılsa bütün dünya akın akın gelip bu olaylara şahit olabilmek için sıraya girer.
 
Sevgi Gönül, Sevgi’nin Diviti, s. 42; Hürriyet, 5 Ağustos 2001

Türkiye’nin iç ve dış politikasını yakından izleyen Sevgi Gönül, Koç Ailesi geleneğinin dışına çıkarak aktif siyasete atıldı. 1994 yerel seçimlerinde Anavatan Partisi’nden (ANAP) İstanbul Beşiktaş İlçesi Belediye Meclisi üyeliğine seçildi ve bu tarihten vefatına kadar mecliste etkin faaliyette bulundu.

Sevgi Gönül 2001 yılının Haziran ayında da, Hürriyet gazetesinin Pazar ekinde haftalık köşe yazıları yazmaya başladı. “Sevgi’nin Diviti” başlığı altında yayımlanan yazılarında, mücevhercilikten resim ve müziğe, modadan müzeciliğe ve koleksiyonerliğe, aşktan kadınlığa ve erkekliğe kadar uzanan çok değişik konuları ironik ve esprili bir dille ele aldı, genellikle sanata ve kültüre sağladıkları katkılarla dünya çapında isim yapmış ünlülerinin hayatlarından kesitlere ve kendi gezi izlenimlerine yer verdi. Sosyal, ekonomik ve siyasi içerikli yazılarında ise Türkiye’nin gerçeklerini Batı dünyasındaki iyi örneklerle kıyaslayarak, önde gelen bir iş kadını gözüyle değerlendirdi. Köşe yazarlığına eşini kaybettiği Temmuz 2003 tarihine kadar devam eden Sevgi Gönül, son yazısını eşi Doğan Gönül’ün ardından, onun için yazdı. Kendisinin de aynı yılın Eylül ayında vefat etmesinden bir süre sonra, yazıları derlenerek VKV tarafından Sevgi’nin Diviti başlığı altında kitap olarak yayımlandı.

Koç Üniversitesi Rumelifeneri Kampüsü’nde bulunan ve 2001 yılından beri hizmet veren Sevgi Gönül Kültür Merkezi, Sevgi Gönül Tiyatro Günleri’nden Dans Festivali’ne çok çeşitli sanatsal faaliyetlere ev sahipliği etmektedir. Koç Okulu’nun gelenekselleşen etkinliklerinden sanat gecesi, 2004’ten beri her yıl Sevgi Gönül Sanat Gecesi adıyla düzenlenmektedir. 2005’te açılan Pera Müzesi’nin Oryantalist Resim Koleksiyonu’nun sergilendiği kat Gönül çiftinin anısına Sevgi-Erdoğan Gönül Galerisi olarak adlandırılmıştır. Sevgi Gönül’ün vasiyeti üzerine VKV tarafından oluşturulan fonla Şanlıurfa’da kurulan TEGV eğitim parkına, 2011 yılında Sevgi-Erdoğan Gönül Eğitim Parkı adı verilmiştir.

Abadan Unat, Nermin

2012 yılında eğitim alanında verilen Vehbi Koç Ödülü’nü alan siyaset bilimci.

İNCELE